TARZAN HİKAYESİ
Yazarının adı Edgar Rice Burroughs’dur. Dergiye bir göz attığınızda bu hikayenin özel olduğunu hemen fark ediyorsunuz, çünkü bu uzun hikaye seri fasiküller halinde yayınlanmak yerine, editörünce tek sayılık bir tam macera tercih edilmiştir. Editör Tomas Metcalf’ın yorumu şöyledir:”Her gün yüzlerce hikâye okuyan biz editörleri bile, tün hikayeyi tek solukta okutacak kadar sürükleyici olduğunu söylersek, sanırım ne kadar etkili olduğunu anlatmamıza yeter. ” Ve derginin önsözüne şunu ekler:”bugüne kadar okuduğum en heyecan verici hikaye.” |
|||||
Bir süre sonra bu fikir önce All-Stary okuyucuları ve sonrada tün dünya tarafından kabul görür. Bu tek romanın başarısı daha sonra 2 düzineden fazla yeni maceranın yazılmasını, 40’dan fazla filme, yüzlerce çizgi-romana, radyo ve tv soylarına, Tarzan oyuncaklarına, Tarzan benzinine, Tarzan iç çamaşırına, Tarzan dondurmasına, Tarzan ayakkabılarına... vs. kadar uzanacaktı. Edgar Rice Burnoughs 20. yy.’ın en popüler yazarlarından biri olurken, Tarzan’da dünyanın en çok tanınan ebedi karakterlerinden biri haline geliyordu. Ama bu büyük hikaye nerdeyse hiç yazılmayacaktı |
|||||
Burnoughs para kazanabilmek için yazdığı ilk birkaç hikayenin başarılı olmaması yüzünden yazarlığın kendisine göre olmadığını düşünür. Tam bu anda Metcalf devreye girer ve cesaretini kaybetmemesini, okuyucuların beklentilerini karşılamak yerine, kendi istediği romanı yazmasını söyler. Burroughs aklındaki hikaye yi anlatmaya başlar:”Üzerinde çalıştığım hikaye asil bir İngiliz evinde başlıyor, olay şimdiki zamanda geçiyor, ailenin çocuğu Afrika’da doğuyor ve çocuk 1 yaşındayken anne baba bir kazada ölüyor. Kazazede çocuk bir anne goril tarafından bulunur, goril çocuğu evlat edinir ve balta girmemiş ormanda büyütür. Hikayenin mantıksal gelişimde bazı handikaplar var, hiç duymadığı halde Tarzan’ın İngilizce konuşabilmesi, beyaz bir kadınla tanışması ve medeniyetle tanışması gibi. Ama bunu bir şekilde ortadan kaldırıp, zevkle okunan ilginç bir hikaye yazacağım.” |
|||||
Bu söyledikleri gerçek oldu sonradan ama Burroughs sadece All-Stary okuyucularını heyecanlandırmayı düşünmüştü. Kolayca yazdı hikayeyi, ama maymun adama bulduğu isim onu tatmin etmiyordu:Zantar. Beğenmedi, sildi. Diğeri Tublat-Zan. Daha kötüydü, hiç hoşlanmadı. Ve en sonunda en çekici ismi buldu, Tarzan. |
|||||
|
|||||
Tarzan’a olan büyük ilgi kısa süreli bir şaşkınlık yarattı. All-Stary’e gelen övgü dolu mektuplar Burroughs’a iletildi. Eleştirmenlerde olumlu yorumlar yazdılar. Afrikanın balata girmemiş ormanların goriller tarafından büyütülüp, daha sonra goril kabilesinin kralı olan, Baltimore’lu güzel Jane Porter’a aşık olan, medeniyeti öğrenip Jane’i Amarika’ya kadar takip eden, öksüz İngiliz lordu okuyucuların kalbini fethetmişti. Ama hikayenin sonundan nefret etmişlerdi, Tarzan Jane’i nasıl kaybederdi? Bu başka bir hikaye olacaktı. |
|||||
|
|||||
Burroughs’un yazacağı daha çok Tarzan hikayesi vardı. Başından geçen maceralar, seyahat ettiği ülkeler, onu sadece filmlerinden bilenleri şaşkına çevirecek boyuttaydı. Tarzan Ogar’ı keşfedecek, Roma İmparatorluğu’nun halen hüküm sürdüğü kayıp Atlantis’e gidecek, dinozor ve tarih öncesi insanların yaşadığı Pal-ul-don’u bulacak, insanların yerliler ve aslanlarca avlandığı altın şehri görecek, dünyanın merkezindeki Pellucidar’a seyahat edecekti. |
|||||
|
|||||
Peki ya Jane? 1912’de okuyucular en çok bunu bilmek istiyordu. İlkinin başarısının güveniyle Burroughs “Tarzan’ın Dönüşü” nü yazdı. Metcalf yayımlamayı reddetti! Nasıl olurda başarı garantisi olan Tarzan basılmazdı. Burroughs kariyerinin daha başında bittiğini düşündü. Bütün Tarzan endüstrisi hiç varolmama tehdidiyle işte o zaman karşılaştı. Ama Burroughs yılmadı ve “Tarzan’ın Dönüşü” nü rakip bir dergiye sattı. |
|||||
|
|||||
Artık Tarzan büyük bir hitti ve 2 derginin okuyucuları tarafından takip ediliyordu. Bir süre sonra New York gazetesi olan Evening World Tarzan’ı günlük basmaya başladı ve ardından diğer gazeteler geldi. Artık Tarzan binlere ulaşıyordu ve “Tarzan Maymun Adam” Haziran 1914’de ilk kitap baskısını yaptı. Bugün 60 bin dolar kadar ödeyip bulabileceğiniz bu ilk baskı o zaman 2 dolardı. |
|||||
İlk kitaptan sonra film yapımcıları Tarzan’la ilgilenmeye başladı. Ama balta girmemiş ormanlar, goriller, filler, vahşi hayvanlarla dövüşler, ağaçtan ağaca atlamalar, aktörleri yaralamadan ve yapımcıları zarara sokmadan nasıl filme alınacaktı ? |
|||||
Ve ilk film 1917’de “Aslan ve Çocuk” adıyla çekildi. Milyon Dolar Gülüşlü Vivian Reed başroldeydi ama film orijinal hikayeye çok uzaktı. Bir taklitti ve kısa sürede daha iyisi çekilmeliydi. Çekildi de. Yapımcılar vahşi ormana taki içindekilerle ekrana aktarma sözü verdi. Film Lociçiana da çekildi! Yapımcıların söz verdiği her şeyi kapsamada 1 milyon doları aşan bütçesiyle Tarzan büyük bir hit olmuştu. |
|||||
|
|||||
Tarzan’ı oynamak için ilk olarak Elma Lincoln seçilmişti. Burroughs bundan pek hoşnut değildi. Çünkü onun Tarzan’ı güçlü ve olimpik bir jimnastikçi görünümündeydi. Elmo ise bol kaşlı bir güreşçiyi andırıyordu, hatta iki güreşçiyi! Ağaçtan ağaca atlamak bir yana, bir vuruşta ağacı kökünden sökecekmiş gibi izlenim veriyordu. Ama izleyiciler Lincoln’u sevdi. Filmlerin devamı geldi ve diğer stüdyolarda Tarzan filmleri çekmeye başladı. |
|||||
|
|||||
Değişik karakterler Tarzan’ı canlandırıyordu. Gene Polar (New York’lu bir itfaiyeci), P.Dempsey Tabler (bir operacı), Jim Pierce (futbolcu, aynı zamanda Burroughs’un damadı) ve Frank Merrill (sonunda bir jimnastikci!). Tüm bu filmler sessiz sinema döneminde çekildi, ama 1929 yapımı “Kaplan Tarzan”ın kötü bir ses kaydı vardı. Böylece Tarzan’ın meşhur çığlığını ilk olarak Frank Merrill seslendirdi. Ne var ki, sesi sanki bir film ayağına basmış gibi çıkıyordu. Ve 1932’de sesli filmler başlayana kadar bu imaj değişmedi. Tarzan, dergilerde büyüktü, kitaplarda ve filmlerde büyüktü. Artık yeni bir alanı denemenin zamanı gelmişti: Çizgi-Roman! |
|||||
|
|||||
1927’de bir reklamcı olan Joe Neche, Burroughs’a ulaşır ve Tarzan’ın gazetede günlük devamlı olarak çizilmesini teklif eder. Neebe, çizim için Prens Valiant’ın yaratıcısı Hal Foster’la anlaşır. İlk gazete şeridi 7 Ocak 1929’da yayınlanır. 60 günlük bir macera siyah-beyaz çizilen şeritlerle gazetede yer bulur. Daha sonra tüm macera bir çizgi roman kitabında toplanır. O zamanki çizgi-roman konseptinin dışına çıkan Tarzan, bir süre sonra tüm gazetelerin yer vermek istediği şerit roman haline gelir |
|||||
|
|||||
Siyah-beyaz haliyle bu kadar ilgi gören Tarzan, hafta sonu Pazar çizgi roman eklerinde renkli olarak çıksa ne olurdu? İlk renkli çizimleri Rex Maxen yaptı 6 ay boyunca ardından Burroghs’in ısrarları sonucu Foster çizimlere devam etti. Hollywood’ub çekemediklerini artık Foster’ın canlı çizimlerinde tüm Amerika için yerini Burne Hogarth’a bıraktı. Hogarth Tarzan’a en özel ve mükemmel son halini verdi. Hayvan ve İnsan formlarındaki tarzı , çizimlerin sayfadan çıkacakmışçasına canlılığı ona çizgi-romanların Michelangelo ‘ su unvanını getirdi. Bu seri halen, 60 yıl öncesinde yarattığı heyecan ve merakı rahatlıkla sağlayabiliyor. |
|||||
|
|||||
1931 de MGM, Tarzan’ı seri bir halde ,sesli çekmek istedi. Bütün imkanlarının seferber olacağını garanti ederek kesenin ağzını açtı. Yalnız bir sorun vardı. Burroughs Tarzının film haklarını önceden satmıştı ve MGM ilk Tarzan hikayesini çekmek istiyordu. Çözüm kolaydı bazı detaylar değiştirilerek yeniden yazılacaktı. Tarzan ‘ın Afrika’ya nasıl gittiği hiç açıklanmamıştı. Amerikalı Jane Porter İngiliz Jane Porker’a dönüştürüldü. Film tamamen Afrika da çekilecekti. |
|||||
|
|||||
Bu yüzden tarza nın medenileşmesinde gerek yoktu. Aslında Tarzan’ın konuşmasında pek gerek yoktu. Böylece MGM Tarzan için en uygun aktörü aramaya başladı. Ve sonunda Efsanevi Tarzan’ı yani olimpik yüzme şampiyonu, 27 yaşındaki Johmy Weissmuller‘i buldular. Weissmuller doğal bir Tarzan’dı . Atletik özellikleri fiziksel görünümü istenilende de iyiydi. Güzel Maureen O “Sullivan” la birlikte Tarzan ve Jane sinema tarihinin en iyi klasik film ikililerinden biri oldular. |
|||||
|
|||||
Film 1932 ‘de vizyona girdi ve büyük gişe elde etti. Florida da ve Losangeles stüdyoların da çekilen ve önceki filmlerin görüntülerin de kullanıldığı film tarzının nadir örneklerinden biri oldu. Tarzan çok konuş masada Weissmuller çığlığı ünlü Tarzan çığlığı olarak hafızalara kazındı. Amerika da çocuklar ağaçlardan inmiyor ve Diyaframlarının yettiğince çığlık atıyorlardı artık . |
|||||
|
|||||
filmler, Tarzan kitap ve çizgi romanlarına talebi daha da arttırdı. Bir şey dikkatini çekmeye başlamıştı zamanla Tarzan ve jane diğer filmler çekildikçe vücutları kapanıyordu ve derileri daha az gözüküyordu. Anlaşılacağı üzere Hollywood sansürü duruma el atmıştı. Bir süre sonra aynı ağaç evde birlikte, evlenmeden yaşamaları da “ Problem ” haline geldi. Filmlerin başarısı altında bu sansür kısmen aşıldı. Her şey yolunda gidiyordu. |
|||||
|
|||||
Buna rağmen olanaklar tükenmiyordu. Seyirciye ve okuyucuya daha çok hayal etmeye ve kendi kahramanın kafasında oluşturmaya yardım edecek bir araç daha vardı: Radyo! 1930’ların başında radyo programları Amerikanın kültüründe bugünkü TV şovlarının yerini tutuyordu. Tüm aile bir araya gelip “Küçük yetim annie”, Sihirbaz Chandu” ve “Tarzan” ‘ın maceralarını dinliyordu. Reklamcı Joe Neebe’nin ortaya attığı fikir tuttu be akşamları Tarzan’ın hikayelerini dinlemek bir gelenek haline geldi. Burrougs’ın kızı Jane’i seslendirirken kocası da aynı zamanda ilk Tarzan aktörlerinden Jim Pierce, Ormanın Efendisi’ne ses veriyordu. |
|||||
İlk radyo yayını 10 Eylül 1932’de yapıldı. Bir çok yönüyle benzersiz bir şovdu. Canlı yayın yerine, plaklara yapılan kayıtlardan bant yayın yapıldı. Bunlar tüm radyo istasyonlarına postayla gönderiliyordu. Orman gürültüsü, aslan Numa’nın, panter Sheeta’nın kükremesi, orangutanların homurdanışları ve yaprakların hışırtısı stüdyoda gerçek seslerden kaydedilip mükemmel bir doğallık yaratıyordu. |
|||||
|
|||||
Radyo sesi sağlıyor, dinleyicilerin hayal gücü ise resimleri yaratıyordu. Şov her gece 15 dk.’lık bölümler halinde yayınlanıyordu ve 2 yıl sürdü. Sonra Burroughs kendi şovunu yapmaya karar verdi ve 1934’de 13 haftalık 2 macera yayınladı. Bu tarz türünün ilk örneğiydi ve yayın tarihinde yerini sağlam bir şeklide aldı. 1951-53 arası haftalık yarım saatlik bir şov daha yapıldı. Burroughs anısınaydı bu sefer, çünkü artık t-yaratıcısı yorulmuş ve 1950’de vefat etmişti. |
|||||
|
|||||
Burroughs öldüğünde, 40 yıl önce baskıya verdiği Tarzan’ın dünyasıyla, o zamanki dünya arasında ciddi değişimler olmuştu. Dünya 2. savaşta yeni çıkmıştı ve kerkes atom bombasının şokundaydı. Tarzan gibi fantastik kahramanlar daha basit zamanların eğlencesi gibi görünüyordu. Ucuz romanlar piyasadan kalkmış ve edebiyatta gerçekçilik hakim olmaya başlamıştı. |
|||||
|
|||||
Ama dünya daha karmaşık hale geldikçe insanlar zorlaşan hayatlarını dengelemek için eski moda eğlencelere yeniden ihtiyaç duymaya başladı. 60’ların başında soğuk savaş tüm hızıyla başlamıştı, temel sosyal ve kültürel değişimler fırtına gibi esiyordu ve Amerika kendini Vietnam’da tüketiyordu. Efsanevi kahramanın dönmesi için tam zamanıydı ! |
|||||
|
|||||
Gazetelerde yeniden şeritler yerini aldı ve kitaplar basılmaya başladı. Yıl 1963’tü ve satışlar mükemmeldi. Tarzan yeniden bir fenomen olmuştu. Artık filmler renkli çekiliyor ve dünyanın herhangi bir egzotik yeri çekim mekanı olabiliyordu. 1966’da TV’de dizi olarak yayınlanmaya başladı. Tarzan, dergi, gazete, kitap, çizgi roman, film, radyo ve en sonunda TV’ye girdi. Ve 20. yy.’ın en başarılı karakterlerinden biri oldu. |
|||||
|
|||||
Bugün Burroghs’un kitapları hala başlıyor, 1950’den beri çizgi-romanı yeni maceralara basılıyor ve eskileri de bulunabiliyor. Filmleri her donanımlı bayiden temin edebiliyor. 1999’da Disney yeni bir Tarzan animasyonu çekti ve yine çok başarılı oldu. 1912’dan beri vitrinlerde olan Tarzan yükselen popülaritesiyle 21. y.’a de çok sağlam ve emin bir giriş yaptı.
Teşekkürler Edgar Rice Burroughts. |
|||||
|
|||||
|
|||||
Düzenleme : ATLAS MERT |